|
|
İLİÇ-ÖZÜ ÇAYI SAP ÖZÜ |
|
LCÖSÜ/İLCÖSÜ ÇOYU SAP ÖSÜ |
Yazarın "İLCÖSÜ ÇOYU SAP ÖSÜ" biçiminde yazdığı sözcükler İLİÇ ÖZÜ ÇAYI SAP ÖZÜ sözcükleridir. Bakınız İLİÇ sözcüğü: Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
iliç anlamı
1. Uçları koparılan çam ağacı sürgünlerinden akan su. 2. Çam kabuğunun Altında bulunan tatlımsı, yenilebilir ince tabaka.
<https://sozce.com/nedir/166811-ilic> |
|
|
DÖŞ ÖLÇÜSÜ |
|
DÖŞ ÜYÇÖSÜ |
Bu sözcükler İngilizcede; "breast size, chest size, thorax size" anlamlarına gelmektedir. Burada yazarın DÖŞ ÜYÇÖSÜ biçiminde yazdığı sözcükler günümüzde DÖŞ ÖLÇÜSÜ biçiminde (özellikle Azerbaycan coğrafyası ağızlarında ve Anadolu'da bazı yörelerde olmakla) halen işlektir. DÖŞ sözcüğü GÖĞÜS anlamındadır. Bu sözcükler GÖĞÜS ÖLÇÜSÜ anlamında olmakla hekim ağzındaki tabirlerden olmalıdır. |
|
|
ÇİYİTÖZÜ DÖLGÖZÜ (çiğit özü döl-gözü) |
|
ÇiYCÖSÜ DÖLGÖSÜ |
Yazarın ÇiYCÖSÜ DÖLGÖSÜ biçiminde yazdığı sözcükler bitkinin çiğitlerinin (çekirdeklerinin / tohumlarının) bulunduğu döl-gözü bölümünü/torbacığını ifade eden bitki bilimi terimidir. |
|
|
ŞEN ÖZ UCA BAŞ / ŞEN ÖZ UÇÇA BAŞ |
|
ŞEİNÖS UÇCAPOŞ |
From the folio 16r
The author wrote this first word as ŞEİNÖS.
We know from the evolution process of the words of the Turkish language that one of the conjoined vowels disappeared over time (mostly the second one fell off). There are thousands of examples of this in our language, and we have already shown examples in the VM-manuscript. (For example, the author writes the word ŞALAK (cucumber) as ŞAILAK.) Thus, we can say with great clarity that this word is the word ŞENÖS.
We have also identify in different word examples that the author wrote the word ÖZ which we use today, in the form of ÖS. In fact, Z > S sound transformations are frequently seen between different dialects of Turkish.
This is a compound word as ŞEN+ÖZ. And the root of this word is ŞEN+.
Some of the semantic content of the word ŞEN as an adjective; (If we write the English equivalent) are; Merry, cheerful, gleeful, jolly, cheery, blithe, jaunty, eupeptic, convivial, frolicsome, merrymaking, mirthful, sportive, breezy, jocund, ... etc.
ŞEN: https://sozce.com/nedir/295751-sen
The second component (final part) of this word is the word +ÖZ. Some meanings of the word ÖZ are: Extract, essence, substance, core, quintessence, pith, content, soul, gist, matter, elixir, ... etc.
ÖZ: https://sozce.com/nedir/250608-oz
When these two words are used together (as like ŞEN ÖZ / ŞEN+ÖZ), the meaning of "joyful essence"/"merrymaking extract" is formed.
In different dialects of the Turkish language, the words ŞEN and NEŞE are used interchangeably to create words that can be used with the same meaning. For example, the words "NEŞE-lenmek" and "ŞEN-lenmek" can mean the same because their root meaning content is mostly the same. The word NEŞE in some dialects is also used as the name and/or adjective of some of the plants that have a narcotic effect.
But in fact, we see these two words (ŞENÖZ) in the form of nouns as compound words.
ŞENÖZ: "İçinde mutluluk ve sevinç bulunan şey" in Turkish.
ŞENÖZ in English; The thing in which there is happiness and joy. / That which contains happiness and joy.)
To see this ŞENÖZ meaning (as a noun) on the dictionary page, please see this > https://sozce.com/nedir/295845-senoz
So the author seems to have used these (ŞEN ÖZ / ŞENÖZ) words together as an adjective or directly as a noun to describe this plant.
The other word is a word written in the form of UÇCAPOŞ. This word is also formed by combining two separate words (UÇCA + POŞ).
The first of these is the word UÇCA. The words in today's modern Turkish, which are close to this word in phonetic value, are UCA (lofty, high, sublime, supreme, exalted, noble) and UÇÇA (slow).
UCA: https://sozce.com/nedir/319642-uca
UÇÇA: https://sozce.com/nedir/319892-ucca
Here, the word that the author writes in the POŞ form is the word HEAD, which is close to it as a phonetic value. Already in the content of the VM manuscript, many other examples have been read in which the old O sound of many words has turned into the A sound today, and the P sound is transformed into the B sound here.
P>B and O>A sound changes are also a common occurrence among different dialects.
Some of the semantic contents of the word BAŞ (POŞ) are; head, grand, ... etc.
BAŞ: https://sozce.com/nedir/35780-bas
In other words, the compound word written in the form of UÇCAPOŞ (UCA+BAŞ or UÇÇA+BAŞ) means "high head" or "slow head".
In this case, if we want to express the meaning here in English by reading these words we have marked here, we can write the following:
ŞEN+ÖZ UCA+BAŞ / ŞEN+ÖZ UÇÇA+BAŞ = "joyful essence slow/high head extract" and-or "merrymaking extract slow head"
-or-
ŞENÖZ UCA+BAŞ = "The high-head in which there is happiness and joy", "The thing in which there is happiness and joy high head", or "the happiness and joy high head", ... etc.
Frankly, looking at the meaning created by these words, I think that these words may have been used together as an adjective or analogy. When we will read the whole of this 16r page, it is probably possible for us to make a clearer translation. I hope, it would be more accurate to evaluate these words together with linguist Turcologists. |
|
|
SEM AYI |
|
SEM OYU / SEMOYU |
On page 82v, two words are written consecutively at the top. Here, the author may have written these words separately in the SAM OYU format or adjacent to the SEMOYU format. However, whether they are written as a compound word or not, their meaning content will be the same in Turkish. In other words, in this case, this has not created an element or difference that can change the meaning.
In the manuscript dictionary named "Dîvânu Lugâti't-Türk", (which was written by Kaşgarlı Mahmud in between year1072-1074), some of the meaning content of the word SEM shown that "ilâç, ilâç-yapmak / ilâç etmek, sağaltmak". Which means in English; "medicine, to cure, medicine-making, heal, to medicate, madicine-making".
I have previously stated about the function of the suffix -U/-I at the end of the word OYU/AYI and what meaning it adds to the root word. The word, which was written in the form of OY, is now written in the form of AY in Turkey Turkish. However, still in some dialects, there are groups that pronounce this word as OY today.
So, OY-U = AY-I.
The English equivalent of the word OY/AY is "moon", and "month". In addition, the word OY-U/AY-I is a word that expresses a certain time period. For example, the word ORAK+AYI means "the crops reaping period".
So, the word "SEM AY-I / SEM OY-U" (the month of SEM) means "the period in which the drugs are made" and "the madicine-making month".
AY > https://sozce.com/nedir/26954-ay
SEM > https://sozce.com/nedir/276242-sem
|
|
|
DÖL+GÖZÜ SARGIN / DÖL+GÖZÜ SERGİN |
|
DÖLGÖSÜ SARGN / DOLGÖSÜ SERGN |
Burada yazar ilk sözcüğü bileşik olarak yazmış. Bu sözlerden kökteki DÖL ve bitişeni GÖZ sözcüğü ve onun -Ü ekinden ibarettir. İkinci sözcük ABC türeşkoşumuna göre hem SERGN (sergin) hem de SARGN (sargın) biçiminde okunuyor. Yazarın DÖLGÖZÜ dediği sözcük "kadınların karın bölgesinde cinsel organlarının iç kısmında döllenmenin gerçekleştiği alan/boşluk" anlamında kullanılmaktadır. DÖLGÖZÜ SERGİN sözcüğü "döl gözü bol", "döl gözü yatık/yayılmış" anlamında olmalıdır. Bu sözcükleri aynı zamanda DÖLGÖZÜ SARGIN biçiminde de okumak mümkün. Bu durumda SARGIN sözcüğünün "içten", "cazibeli", "kapalı", "istekli", "hevesli" gibi bir anlamda kullanılmış olması muhtemeldir. DÖLGÖZÜ SARGIN sözcüğünü "döl gözü kapalı" veya daha küçük bir olasılıkla "döl gözü istekli" biçiminde çevirmek mümkün. Görüleceği gibi ikinci sözcük SARGIN veya SERGİN okunur biçimde yazılmış ve yazma boyunca bunun benzeri biçimde farklı okunuşlarının Türk dilinde karşılığı olan ve tümce bütünlüğünü de bozmayan çoklu sözcükler okunmuştur. Bu sebeple yazar muhtemelen sözcük oyunlarını kolayca yapabilmek için bu tip bir alfabe yaratmış olmalı. Ayrıca yazar bir hekim olarak yazdıkları herkes tarafından kolaylıkla okunsun istememiş olabilir. Bu sebeple bu alfabeyi bu şekilde kullanıyor ve sözcük oyunları yaparak az sayıdaki belli okuyucuya zekasını gösteriyor da olmalıdır.
Bakınız:
https://sozce.com/nedir/272400-sargin
https://sozce.com/nedir/277238-sergin
https://sozce.com/nedir/100472-dol
https://sozce.com/nedir/140605-goz
Not: Sargın sözcüğüne ses değeri olarak yakın olan SARGAN sözcüğü de vardır ki bu sözcük de bir bitki adıdır. "Sargan" çorak yerlerde biten bir ot için kullanılan bir isimdir. Kaynak: https://sozce.com/nedir/272385-sargan |
|
|
AHPAP EKİĞİ ORAMAK |
|
OPAPEKİÜ ORAMAK |
Yazarın bir bileşik sözcük gibi yazdığı ilk sözcükler OPAPEKİÜ sözcükleridir. BU sözcükler AHPAP EKİĞİ (ahpap ekini) anlamındadır. ORAMAK sözcüğü ise kesip almak bir araya getirmek anlamında ekin biçme işini anlatan sözcüktür. Bu sözcükler YAKINLARININ AHPAPLARININ veya AHPABININ EKİNLERİNİ BİÇMESİNE YARDIMCI OLMAK manasındadır |
|
|
DÖLÜ SEYREK / DOLU SEYRİK |
|
DÖLÜ SEİREK / DOLU SEİREK |
DÖLÜ SEİREK (dölü seyrek) sözcükleri sayfa 81v'de okunmuştur. Bu deyimin; "dölü yetersiz", "sık sık veya dölleme işlemini yerine getirecek yeterlilikte dölü olmayan" ya da "döl veremeyen" veya "dölündeki belli bir şeyin (sperm ?) döllemeye yeterince miktarda olmaması" gibi anlamlarda kullanılmış olabileceğini düşünebiliriz. Bu deyim zamanının tıbbi deyimlerinden olabilir. Bugün halen kullanılıyor olduğunu tahmin ediyoruz. Fakat bu deyimin geçtiği tümceyi tam olarak incelemiş değiliz. Dolayısı ile bu sözcüğüm DOLU SEYRİK karşılığı yazılmış olması gibi muhtelif olasılıklar olabilir. SEYRİK sözcüğü "akarsuların taşlık alanlar arasından geçtiği bölgeler veya akarsu taşlıkları ile ayrık su göletleri" anlamında kullanılması olasılığı vardır. Yani DOLU SU-GÖLETİ veya DOLU akarsu-taşlık-alanı/bölgesi anlamında da kullanılmış olabilir. Diğer bir olasılık SEYRİK sözcüğünün 'keten-tohumu' anlamında da kullanılıyor olması ile ilgili olabilir. Bazı lehçe veya ağızlarda aynı anlamda (keten-tohumu) olmakla bu sözcüğün SEİREK, SEYRİK, SİYREK, SEYREK gibi seslendirilişleri de vardır. Yani bu sözcüklerin "dolu keten-tohumu" anlamında kullanılmış olması olasılığı da vardır. Bu sözcüklerin ya da deyimin hangi anlamda kullanıldığı tümce ve/veya bu sözcüklerin geçtiği sayfaların incelenmesi ile belirlenecektir. Yazmanın genelinde kadınlar, hamilelik ve hamileler ile ilgili çoklu ve farklı konular ele alındığı için sözcüğün DÖLÜ SEYREK anlamında kullanılmış olması daha büyük olasılıktır. Aynı zamanda yazarın cümle içlerinde sözcük oyunları yaptığını ve sözcükleri birden çok anlama gelecek şekilde yazabilmek için bu alfabeyi kullandığını da biliyoruz. Yani bu anlamlardan birden fazlası olmakla tümce bütünlüğünü bozmaz şekilde görülürse buna da şaşırmamak gerekir. |
|
|
UZAK OK-ÇUL ÖLÇÜŞ / UZAK OK ÇİL ÖLÇÜŞ / UZA-Y-IK (uzatılmış/uza-ık/uzaktaki/uza) OK ÇİL ÖLÇÜŞ |
|
USAIIX OX ÇİL ÖLÇÜŞ -veya- USAĞX OX-ÇİL/-ÇIL ÖLÇÜŞ |
SAYFA 68v'de okunmuş olan ‘UZAK OK-ÇUL ÖLÇÜŞ’ cümlesi aynı zamanda teknik bir değim olarak kullanılmıştır.
Orjinal yazılış şekli: “USAIIX OX ÇİL ÖLÇÜŞ” -veya- “USAĞX OX-ÇİL/-ÇIL ÖLÇÜŞ”
Günümüzde Yazılsaydı:
“UZAK OK-ÇUL ÖLÇÜŞ / UZAK OK ÇİL ÖLÇÜŞ / UZA-Y-IK (uzatılmış/uza-ık/uzaktaki/uza/uzay-ık) OK ÇİL ÖLÇÜŞ”
Adeta bir 'galaksi' çizimine benzeyen ve bu sebeple 'galaksi sayfası' olarak anabileceğimiz 68v sayfasında dört kelimeden oluşan bir cümle veya bir teknik tanımlama yapan başlık niteliğindeki (yandaki görselde işaretlenmiş olduğu gibi) yazılar okunmuştur;
"USAIIX OX-ÇIL ÖLÇÜŞ", veya "USAĞK (uzayık)/USAIIX (uzak) OX -ÇIL/ÇİL ÖLÇÜŞ" olarak yazılmış bu teknik tanımlama tarafımızdan "UZAK OK-ÇUL ÖLÇÜŞ", veya "UZAĞIK (uzayan/uzatılmış) OK-ÇUL/+ÇİL ÖLÇÜŞ"
Bu cümlenin tam olarak ne anlattığını anlamak için burada geçen '-ÇIL/+ÇİL' sözcüğü ve 'OK' sözcüğünün anlam içeriğini iyi incelemek ve cümle bütünlüğü içerisinde bu dört sözcüğü birlikte değerlendirmek çok önemlidir.
Burada OX (OK) sözcüğü anlamı İngilizcede karşılığı 'arrow' olan sözcük karşılığı kullanılmış değildir. Yazar burada 'OX (ok)' sözcüğünü 'bir teknik/matematiksel terim' olarak kullanılmıştır. Ok sözcüğünün muhtelif anlamları vardır. Buna ilaveten 'OK' sözcüğü 'çap' sözcüğü eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır. Ya da, 'OK' sözcüğünün anlamlarından birisi kısaca 'ÇAP' sözcüğü ile ifade edilmektedir. Bu sebeple hem 'OK' hem 'ÇAP' sözcüğünün sözlüklerde gösterilen anlamlarına bakmanız yazarın burada neyi kastettiği hakkında daha doğru bilgi edinmenizi sağlayacaktır. Yazar da zaten teknik bir ölçüm ifade eder şekilde bu sözcüğü kullanmıştır. Çap (ok) sözcüğünün bazı anlamları şunlardır: 1- "Bir çemberin özeğinden geçen bir doğrunun çemberi kestiği iki nokta arasındaki uzaklık." 2- En, boy, mesafe (iki nokta arasındaki mesafe), eğri, çap. 3- "Bir çemberde özeğinden geçen bir kiriş ve bu kirişin uzunluğu." "iki noktadan geçen (ve düz bir hiza almayı sağlayan) doğrusal çizgi" anlamında kullanılmıştır.
Bu cümlede geçen üçüncü sözcük ikinciden biraz ayrık yazılmış. Ancak yazarın kelime eklerini bazen özellikle ayrı yazdığını ve bunu yaparken cümlelere birden çok anlam vermeyi amaçladığını söylemiş ve çok sayıda örnekleri ile de bu durumu göstererek kanıtlamıştık.
Bu sebeple burada üçüncü sözcüğü bir öncekinin eki gibi ve aynı zamanda ayrı bir sözcük olarak da değerlendireceğiz.
Bu sözcük bir ek ise (-çıl/-çil) bu durumda kendisinden önceki sözcük ile birlikte bu OX-ÇIL (okçul) sözcüğünü oluşturacak. Bu durumda sözcük kökü 'OK' ve sözcük eki '-çıl' ise (-cıl/-cil; -cul/-cül; -çıl/-çil; -çul/-çül) 'isimden isim yapan bir yapım eki olarak benzetme, örnekleme fonksiyonlu verecek şekilde kullanılmıştır. Bizim bugün 'OK' olarak seslendirdiğimiz için sözcük ekini de ses uyumuna göre OK-ÇUL' şeklinde kullanabileceğimiz sözcüğü, yaklaşık 600 sene önce 'OX-' seslendirdiği kök ile kendi kullandığı lehçenin (veya karışık lehçenin) ses uyumu içerisinde 'OX-ÇIL' şeklinde (aynı anlamda - aynı sözcüğün geçmiş ses-değeri içinde) kullanmıştır. Eski Türk dilinde bir de '-çil' eki vardır ve bu da 'çokluk bildiren sıfat edatı' olarak işlev görmektedir.
Yok eğer bu sözcüğü yazar ayrı sözcük olarak yazmış, yani, ikinci ve üçüncü sözcükleri birleştirmemiş diyecekseniz, biz de cümleyi her iki farklı okunuşu ile bugünkü dilimize çevire biliriz. Bu durumda bunu bir ek olarak değil de ayrı bir sözcük olarak kabul edelim. Öyle ise üçüncü sözcük 'çil' sözcüğüdür. Bu sözcük bugün nasıl yazılıyorsa anlaşılan 600 sene önce yazar tarafından aynı ses-değeri ile 'ÇİL' ve/veya 'ÇİİL' okunacak şekilde yazmıştır. 'ÇİL' sözcüğü, "aynada oluşan/beliren leke/noktacık", "yüzde, deride veya herhangi bir yüzeyde beliren noktacık/leke/iz/benek", "noktacık veya noktalar", "iz", "aynadaki iz" gibi anlamlara gelmektedir.
Teknik bir tanımlama yaptığı anlaşılan dört sözcükten oluşan bu cümledeki son sözcük 'ÖLÇÜŞ' sözcüğüdür. Bu sözcüğün de yazılışı aradan geçen yaklaşık 600 senede hiç değişmemiş. Bu sözcüğün kökü 'ÖLÇ-' ve eki '-ÜŞ' sözcüğüdür. Bu sözcüğün anlamını sözlüklerde görmek isterseniz bu sözcüğü '-mek' eki ile (ölçmek/ölç-mek) sözlüklerde aramalısınız. [The suffixes “-mek/-mak”: these are suffixes of Turkish infinitive. They turn the root word into a verb as well as also a concrete noun. (Fiilden isim yapma ekleri olarak bilinen '-mak / -mek' ekleri, fiil kök veya gövdelerinden isim yapan (hareket isimleri yapman) eklerdir. Bu -mek/-mak ekleri bütün fiillerden isim yapabilirler. Bu ek mastar da yapabilir ve fiilin gösterdiği işi dâimî (sürekli) yapan isimler oluştururlar.)] 'ÖLÇ-ÜŞ' (ölçmek) sözcüğünün sonundaki '-ÜŞ' eki fiilden isim yapma eki olarak bilinirler ve/veya 'isim-fiil-mastar' eki olarak anılırlar. Bu sözcük-eki (-ış, -iş, -uş, -üş) istisnasız bütün fiil kök veya gövdelerine getirilebilir.
Bu açıklamalardan sonra cümlemize tekrar bakalım. Bu cümle,
"USAIIX OX-ÇIL ÖLÇÜŞ", "USAIIX OX-ÇİL ÖLÇÜŞ", "USAIIX OX ÇİL ÖLÇÜŞ" veya "USAĞK (uzayık/uza/uza+ek/uzaydaki)/USAIIX (uzak) OX -ÇIL/ÇİL ÖLÇÜŞ" cümlesidir.
Aslında bunların her birisinin anlamını bugünkü dilimize çevirdiğimizde aralarında ifade ettiği teknik ölçüm açısından fazlaca bir fark olmadığı görülse de özellikle 'ÇİL-/-ÇİL/-ÇIL' seslendirilebilen sözcük sebebi ile anlamda bazı değişiklikler olmaktadır.
Bu cümledeki farklı okunan kelimeleri dikkate alarak, onu ifade ettiği anlam içeriğini yansıtacak şekilde bugünkü dilimize çevirecek olsak cümlenin anlamı şunlardan birisi veya birkaçı olabilir;
1- "Uzaktakine düz bir hat/hiza alarak ölçüm yapmak" (UZAK OK-ÇUL ÖLÇÜŞ).
2- "Uzak çap noktası ölçümü" (UZAK OK ÇİL ÖLÇÜŞ).
3- "uzun-mesafe çapın aynada yansıyan nokta yardımı ile (yüzeydeki noktayla) ölçülmek" (UZAYIK / UZAĞI (uzak/uzamış/uzun/uza mesafe) OK (çap) ÇİL ÖLÇÜŞ"),
4- "Uza (uzaydaki) ok (düz hat/hiza ile) noktayı ölçüş", (UZAK OK ÇİL ÖLÇÜŞ).
5- "Uza (uzaydaki) ok (çapı/yayı) aynadaki lekeyle/noktayla ölçüş", (UZAK OK ÇİL ÖLÇÜŞ).
Yazar bunlardan birisini veya birkaçını aynı cümle ile kastetmiş olabilir. Burada uzayda bulunan veya çok uzak mesafede olan bir noktanın, çapın/yayın veya iki nokta arasındaki uzak mesafenin bir ok hizası ile veya bir aynada yansıyan nokta yardımı ile ölçmekten bahsediyor.
Yazar daha önce 'ÖLÇ-' yerine 'ÖYÇ-' (öyçü-)sözcük kökünü kullandığı cümleleri analiz etmiştik. Yazarın bunların her ikisini ('ölçmek' anlamında sözcükler türetmiş şekilde) çok farklı sayfalarda çok farklı türeme sözcükler şeklinde kullandığını gördük. Bu da yazarın bazı sözcükleri kendi diline farklı lehçelerden olmakla katmış/alıntılamış olabileceğini gösteriyor. Eğer yazar bu sözcükleri doğal olarak ve alıntıladığı şeklini değiştirmeden kullanmıyorsa, yani, o bilinçli şekilde farklı şiveleri yansıtacak şekilde kullanıyorsa onun neden böyle yaptığı anlaşılabilir. Çünkü yazar bu el-yazmasında kodlama ve sözcük oyunları yapmaktadır. Kendisinin amaçlarından birisi yazmanın kolay okunmamasını sağlamaktır. Kendisinin bir diğer amacı ise bir cümleye birden çok anlam verebileceği sözcükleri seçerek kullanmaktır. Sanıyoruz ki, kendisi bu işlemi yazmayı okuması için gönderdiği özel alıcıya kendi zekasını ifade etmek veya yazmayı bu özel okuyucu (veya birkaç okuyucu) için okuması-eğlenceli kılmaktır. Bu çıkarımları yapmamızın sebebi sadece bu cümleye veya dört adet sözcüğe bağlı değildir. Biz okuduğumuz çok sayıda cümlelerde bu anlattığımız konunun çeşitli örneklerini gördük. Yazarın her sayfadan en az 2 adet birbirinin eşiti kopyalar hazırlayarak bunlardan birisini kendisinde tutuğunu ve diğerini belli bir adrese ulak ile gönderdiğini söyleye biliriz. Çünkü kendisinin yazmada bir ulaktan bahsettiği bölümleri okuduk.
|
|
|
SAPÇIKCILI (sapçıklı) ÇOCUK SARHOŞU |
|
SAPÇGCLU ÇUCOX SAIROŞU |
SAPÇIKLI ÇOCUK SARHOŞU: Bu cümlede sapçıklı kelimesi erkek çocuğunun pipisine bir benzetme ile kullanılmıştır. “Sapçıklı çocuk sarhoşu” olmak cümlesi bir deyimdir ve anne ve/veya babanın her durumda mutlaka erkek çocuk istediği veya erkek çocuk hasreti çektiği anlamında kullanılmıştır. Yani bu deyim-cümlenin anlattığı şeyin karşılığı olabilecek çeviri: “İlla da erkek çocuk isteyen kimse” şeklinde yapılabilir. Yazarın mizah veya gülmece unsurlarını yazım diline kattığını, böylece bahsettiği ağır ve/veya tıbbi konuyu daha ilgi çekici hale getirdiğini, henüz yazmanın tamamını tercüme etmemiş olsak da erken bir çıkarım ya da tahmin olarak söyleye biliriz. |
|
|
SEYREK-Kİ SEYREK SEPER COŞAR |
|
SEİREXÜ SEİREX SÖPER ÇIOUŞOR |
İncelenen durumun nadiren yani seyrek görüldüğünü anlatan bir deyimdir. Ayrıca tıp dilinde bugün 'kronik olmayan' anlamında yani sık sık ataklar görülmediği veya sık sık serpme (muhtemelen deride görünen serpinti şeklinde lekeler vb gibi) durumunun görülmediği anlamında kullanılmıştır. Bugün tıp biliminde akut terimi ya "hızlı başlayan " ya da "kısa süreli " hastalıkları, bazen de her iki durumu birden tanımlamak için kullanılıyor olsa da burada yazarın 600 sene önce sepme/serpinti durumu veya rahatsızlığın sık sık tekrar etmediği anlamındaki bu değim bir ihtimal kronik olmadığı veya akut anlamında da kullanılmış olabilir. Buna deyimin görüldüğü 66r sayfasını tamamen çevirdikten sonra tıp bilimi alanında olan kişilerin / doktorların olası çevirileri incelemesi sonucu net bir çıkarım yapılabilir. Bu değim 66r sayfasında üstten 19. satırın sonunda yazılmıştır. |
|
|
2-ÖLÇÜ-BİRİ SANCILI / 2 AÇ-BİRİ SANCILI |
|
2 ÖÇ1Ü / 2 OÇ1Ü SAĞIN JLU / JILU |
Burada "İki aç biri sancılı" veya "'İki ölç (ölçümden) biri sancılı" yazılmıştır. Aslında yazarın ÖLÇ- yazarken '-L-' harfi kullandığını biliyoruz. Mesela sayfa 68v'de yazar bir cümlede 'ölçüsü' anlamında 'ÖLÇSÜ' yazmıştır. Ancak aynı kökten türetilmiş bazı farklı sözcükleri yazarken, kendisinin 'L' harfi yerine 'Y' kullandığını da (mesela, 'ÖLÇ' yerine 'ÖYÇ' yazmak gibi) tespit etmiş bulunuyoruz.
Bunu sebeplerinden birisi yazarın cümle içerisinde kelime oyunları yapmasını kolaylaştıracak şekilde bilinçli olarak farklı lehçeleri kullanarak yazmayı tercih etmiş olmasından kaynaklı olabilir. Mesela benim bir kitabı Ege ağızları ile başlayıp İç-Anadolu ve sonra Karadeniz ağzı ile devam etmem veya bunların bir karışımını kullanmam gibi. Ya da yazar bazı sözcükleri ilk olarak alıntıladığı/öğrendiği ağızdaki gibi seslendiriyor olmasından kaynaklı olabilir.
Daha önce yazarın burada "iki kişiden birisi veya 2 ölçümden birisi sancılı" anlamında yazdığını düşünmüştük. Fakat yazmada yeni cümleleri okumaya ve incelemeye devam ettikçe, yazarın burada "iki açtan birisi sancılı" anlamında yazdığını düşünmeye başladık. Sonuçta bu sözcüklerin geçtiği sayfayı tamamen analiz etmiş değiliz. Ancak düz okuma sırasında (herhangi bir analiz yapmaksızın) ilk anda cümlelerin içerisinde tanıdık gelen ve açıkça anlaşılır olan sözcüklere bakarak yazarın hamile kadınlara bazı bilgiler veya öğütler verdiğini söyleyebiliyoruz. Bu tip ön okumalardan anladığımız kadarı ile yazar, hamilelere aşırı yememelerini öğütlemektedir. Kendisi aşırı yemek yemenin bir tür zehir gibi olduğundan bahsetmekte. Aşırı şişmanlamanın çocuğun normal yoldan doğmasını engelleyen bir durum olduğundan bahsetmekte.
Bu sebeple burada da "iki aç-biri sancılı" yazarak bir istatistik veya gözleme dayalı bir bilgi verdiğini söyleye biliyoruz. Burada "sancılı" sözcüğünü "ağrılı" anlamında kullanabileceği gibi "sorunlu/sıkıntılı" anlamında da kullanıyor olabilir.
Mesela, "iki açtan birisi hamilelikte sıkıntı çekerken sürekli tok olanlardan her ikisi de sıkıntı yaşıyor" gibi bir anlamda bu sözleri kullanmış olabilir. Bu sayfanın tamamını okuduğumuzda buradaki bilgileri de güncelleyeceğiz.
Bu bir deyimdir veya belirli bir örnek dahilinde her iki kişiden birisinin sancı çektiği anlamında bir yazımdır. Bununla birlikte baştaki 2 sayısından hemen sonraki söz OÇ1Ü sözü AÇ-BİRİ anlamında da okumuş olmamız rakamların ses değeri ile alfabe karakterleri ile birlikte kullanıldığına dair çok sayıda örnekten sadece birisidir.
Genel olarak yaptığımız okumalarda, yazarın bu alfabe transkripsiyonunu bilinçli şekilde ve özellikle yazılara birden fazla anlam katmak için kullanmış olduğu net şekilde anlaşılmıştır. Bunu gösteren çok sayıda farklı örnekleri sayfamızda bulabilirsiniz.
|
|
|
AKŞAM AŞAR SARHOŞU |
|
OYŞAM OŞAR SAIROŞU |
AKŞAM AŞAR SARHOŞU
Anlamı: Bir gece önceden içmeye başlamış ve sabaha kadar içmiş ve/veya bir gün boyunca ve ertesi gün oluncaya kadar içmiş kimse, sabaha kadar içerek sarhoş olmuş kimse. (Bu bir deyimdir. Bugün buna “akşamdan kalma” diyenler de vardır.)
Ortadaki kelimenin üçüncü harfi hem A/E hem V gibi ve aynı kelimenin ilk harfi ise hem A hem de O/Ö okunacak şekilde yazılmıştır. Bu durumda OŞAR/OŞER veya AŞVR/OŞAR/AŞER okunabilen bu kelimenin bu yazım şekli yazarın hatalı el-yazısı dolayısıyla mı böyle okunuyor yoksa bilinçli olarak mı bu şekilde yazıldı tartışılır.
Bu kelimenin tam anlamını bu kelimenin geçtiği sayfayı tam olarak tercüme ettikten sonra net bir şekilde söylemek belki mümkün olabilir. Kelimenin OŞER okunuşu da ses değeri bakımından bugün AŞER (aş-ermek) anlamında kullandığımız kelimeye oldukça yakındır. Bu kelimeyi eğer AŞER olarak anlamlandırırsak bu durumda bu deyim/cümle AKŞAM AŞER SARHOŞU olarak okunabilecektir. Bu deyimin anlamı; sabaha kadar aş-ermiş / aş-erme durumu sarhoşluk derecesine gelmiş ve bütün gece boyunca devam etmiş olan hamile kadın anlamında kullanılmış bir deyim olabilir.
Açıkçası bu tarz farklı okunabilen yazım şekli ile yazar “sarhoşluk derecesinde gece boyunca aş ermiş olan kadın” şeklinde anlaşılacak cümleyi yazarken aynı zamanda “sabaha kadar içen sarhoş (akşam aşar sarhoşu)” nitelemesi ile muhtemelen kadının erine (eşine) de dolaylı olarak işaret etmiştir diyebiliriz. Bu tip bir yazım şeklinin bilinçli olarak ve okuyucuya yazılanları eğlenceli kılmak için yazılmış olduğunu düşünmemizi sağlayan pek çok benzeri örneği bu yazma boyunca farklı sayfalarda görmüş bulunuyoruz.
Görüleceği gibi bu tip farklı okunur yazım şekli yazarın yazılarını okuyucu için eğlenceli kılmış olmalı. Yazma boyunca benzer örnekler çok sayıda farklı bölümlerde de görülmüştür. Bu sebeple benzeri örneklerin yazma boyunca farklı örnekleri ile görünmüş olması yazarın bu farklı okunabilen yazım şeklini bilinçli olarak bu şekilde tasarladığını ve kullandığını düşünmemizi sağlamaktadır.
|