ÖPÜR / ÖPER

ÖPÜR / ÖPER

Original-Latin : ÖPÜR
Transcript : ÖPÜR
El-yazmasının 'harita sayfası' adı ile anılan, 85v - 86r sayfasında sağ üst köşede okunmuş cümlelerden birisinin son sözcüğüdür. Yazar bu sözcüğü ÖPÜR olarak yazmıştır. Azeri-Türk dili ağızlarında bugün çoğunlukla aynı ses değeri ile bu sözcük seslendirilirken Anadolu ağızlarında ise daha çok ÖPER şeklinde seslendirilmektedir. Bu sözcüğün yazıldığı cümle; "ÜLGSU OLCO POŞAM ÖR IYAĞIN ÖPÜR" olarak yazılmıştır ve bugün ayı cümleyi yazacak olsak, "EL+KIZI 'ALCA', PAŞAM, ÖR AYAĞIN ÖPER" yazmamız gerekmektedir. Yazar burada 'ÖR' sözcüğünü de 'kaftanın koltuk altları' anlamında kullanmıştır. Burada bir görsel ile yazı eşleşmesi de söz konusu olmuştur. Eğer bu cümlenin son sözcüğü olan ÖPÜR (öper) sözcüğünün nasıl yazıldığına dikkatli şekilde bakacak olursanız, bu sözcüğün Ü harfi doksan derece sola yatık olarak çizilmiştir. Yani, 'P' (paşanın p-si) harfinin ayağını öper gibi yatık yapılmış/çizilmiş bir 'Ü' harfi söz konusudur. Hatırlayacağınız gibi bu el-yazmasında yazar 'İP' sözcüğünü yazarken bu bileşik yazı karakterini iki boyutlu (çift çizgi ile) okuyucu bakış açısı ile 'ip' şeklinde görünür formda yazmıştı. Aynı şekilde yazar SUSAM bitkisi çizdiği sayfada bu bitkinin adını yazmış ve ilaveten sayfanın ilk sözcüğünün üzerine nokta nokta işaretler ile susam taneleri hatırlatması yapacak işaretler bırakmıştı. Yazar benzer görsel ifadeleri yazma boyunca farklı şekillerde bırakmıştır. Bu durum dahilinde, bu okuduğumuz cümlede son sözcüğün Ü harfinin P harfinin ayak kısmını öper gibi yatık çizilmesi söz konusu olmuştur. Yazar bu yazmada bu adı (veya sıfatı) ALCA veya OLCA olan hanımın bazı ahlaksız davranışlarından bu cümlenin evvelki kısımlarda bahsetmiş. Ve bu kadının sıfatlarını kullanırken bunun gibi yatık pozisyonda çizdiği harfler kullanmıştır. Bu sözcüğün okunmuş olduğu 85v - 86r sayfasında; bu sözcük "ÜLGSU OLCO POŞAM ÖR IYAĞIN ÖPÜR" cümlesi içerisinde geçmektedir. Cümlenin evveli de vardır ancak şu ana kadar okuduğumuz / incelediğimiz kısım; "ÇCILU OVĞN OILGZ OPARAR ÜLGSU OLCO POŞAM ÖR IYAĞIN ÖPÜR" cümlesi veya yarım (tamamını henüz okumadığımız için kısmen okunmuş anlamında 'yarım') cümlesidir. Cümleyi bu kısmı ile birlikte bugünkü dilimizle yazacak olursak; "ÇOCUKLU, AVIKKIN, OĞLAN-KIZ APARAN EL-KIZI 'ALCA', PAŞAM, ÖR AYAĞIN ÖPER. " Yazar virgül veya cümle sonunda nokta işareti kullanmadığı için özellikle uzun cümlelerin nerede başladığı nerede bittiği paragrafın veya sayfanın bütünü incelendiğinde daha iyi görülmektedir. Bu cümleyi bugünkü dilimiz ile biraz daha açıklamalı yazacak olsak, "ÇOCUKLU AVIKKIN (erkek düşkünü) OĞLAN-KIZ APARAN (oğlan kız çocuklarını götüren/taşıyan/'servis eden') EL-KIZI 'ALCA', PAŞAM, ÖR AYAĞIN ÖPER" şeklinde yazacaktık. Bu cümlede ALCA sözcüğü veya yazarın yazdığı şekli ile OLCO sözcüğü bir kadının adıdır (Ya-da bu sözcük 'kadın-esir' anlamına gelen OLCA sözcüğü olabilir). ÖR sözcüğü "kaftanın koltuk altları" anlamında kullanılmıştır. Bu cümle hakkında daha fazla bilgi cümle okumaları sayfamızda görülebilir. Bu cümlede geçen sözcüklerin her birisini 'okunmuş-sözcükler' sayfasında açıklamaları ile birlikte görebilirsiniz. Ayrıca bu cümle hakkında aldığımız notlar 'okunmuş cümleler' sayfamızda, bazı detayları ile birlikte yayınlanmıştır. [ '-ER / -AR' sözcük ekinin çeşitli fonksiyonları vardır. Bunlardan bazıları, fiilin gösterdiği hareketi yapan isimler teşkil etmesi, yaptırma ve oldurma ifade eden fiiller yapması, fiilden fiil veya isimden fiil yapması özellikleridir. Eski-Türkçe döneminden kalmış çok sayıda yazılı metinlerde hem geniş zaman hem de şimdiki zamanı karşılayan '-ar, -er , -ur, -ür, -r ekleri söz konusu iken sonraki dönemlerde şimdiki zaman ve belirsiz gelecek zaman olarak ikiye ayrılma durumu söz konusu olmuştur. Kazak-Türk dilinde '-ar', '-r' eki 'belirsiz gelecek zaman kipi' işlevi görebilirken Türkiye Türkçesinde genel olarak geniş zaman eki olarak görülmektedir. Gagavuz-Türk dilinde ise, bildiğimiz kadarı ile ekseriyetle '-ır'/'-ar' aynı zaman dönemini ifade ediyor ve bu da 'net veya kathi olmayan gelecek zaman' olarak görülmektedir. Bunun yanı-sıra Türk dilinde isimlerden fiil yapan '-ar', '-er', '-r' ekleri de görülmektedir. Mesela Türkmen-Türkçesinde bunun örnekleri görülmektedir. Eski-Türkçede yardımcı fiil olarak görüldüğü bilinen 'er-' fiiliyle ile bağlantılı olarak zamanla bu fiil yapan '-ar'/'-er' ekinin türemiş olması olasılığı vardır. Türkmen-Türkçesinde '-ar', '-er' eki tek heceli ünsüzler ile biten fiiller yapmaktadır. Mesela 'suv (su)' sözüne eklenerek 'suv-ar (suvar)' (sulamak/su-vermek) fiilini ürete biliyoruz. Mesela bu suvar/suvarmak sözcüğüne bugünkü Türkiye Türkçesinde pek rastlamamaktayız fakat Azeri ve Türkmen ağızlarında halen işlek bir sözcüktür. Bir diğer örnek vermek gerekirse 'ot' sözcüğüne '-ar' eki ekleyerek 'otar' (hayvan-otlatma/otlatmak)veya bazı ağızlarda anlam kayması ile 'ağzına geleni konuşabilmek' gibi bir anlam da aldığı bilinmektedir. Bu şekilde Türkmen ve Azeri ağızlarında adlardan ve/veya bazı sıfatlardan fiil yapıldığı görülmüştür. Bu sebeple Türk dilinde bu ekten fiil yapılması da söz konusu olabilmektedir denilebilir. Genel olarak '-ar', '-er', '-ır', '-ir', '-ur', '-ür', '-r' ekleri Türk dilini bilmeyen yabancılara anlatılması oldukça güç olan eklerdendir. Üstelik Eski Türkçe yazıları ve lehçeleri araştıran yabancılar için de bu ekleri anlamak daha da güç olmaktadır. Esas olan, büyük oranda Türkçenin sesli sessiz uyumuna uygun olarak eklerin veriliyor olduğudur. Sesli harf ile biten fiil kök ve gövdelerine '-r' eki, ancak sessiz harf ile bitenlere ise ses uyumuna göre '-ar', '-er', '-ır', '-ir', '-ur', '-ür' eklerinden uygun gelenin verildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bazen '-ar'/'-er' eki aynı sözcüğe eklendiği halde cümle içinde kullanımına göre farklı içerikte değerlendirilebilinir. Mesela, 'koşar adım uzaklaştı' dediğimizde burada “-ar” eki bir sıfat fiil eki olarak algılanırken 'her gün aynı saatte koşar' dediğimizde ise “-ar” eki geniş zaman kip eki olarak işitiliyor. Sonuçta eski metinler incelenirken bu ekin cümle içinde nasıl kullanıldığına dikkat edilerek bir fikir ileri sürmek daha doğru olacaktır. Biz de öyle yaptık ve cümleyi inceledik. ] İlave not: Türkçede Öznenin başta Yüklemin sonda olacağını bir kural olarak genellemek yanlıştır. Bunu yapan dil bilimciler, İstanbul ağzı Türk dilini dilimizin merkezine alarak, ona Hint Avrupa kökten denilen diller için geliştirilen kurallardan taklit kural yaratmaya çalışanlar veya bu uygulamaları doğru sananlardır. İstanbul ağzı Türk dili, merkezinde olmadığı gibi böyle saçma ve gerçeklerden kopuk kurallar Türk dili adına yaratılmış olan bilimsel sanılan uydurmalardır.