SAP-SAĞIR / SAF-SAĞIR / SAF-ŞAİR

SAP-SAĞIR / SAF-SAĞIR / SAF-ŞAİR

Original-Latin : SAP SAIR / SAF SAIR / SAF ŞAİR
Transcript : SAP SAIR / SAF SAIR / SAF ŞAİR
Bu sözcükler 86v sayfasında okunmuştur (part) (part of 85-86 foldout). Bu sözcükler Alfabe türeşkoşumuna göre; SAP-SAIR / SAF-SAIR / SAF-ŞAİR ses-değerleri ile okunabilmektedir. Bu da bugünkü sözcüklerimizden SAP-SAĞIR / SAF-SAĞIR / SAF-ŞAİR seslendirilen sözcüklere ses değeri olarak en yakın olanıdır. Bunlardan hangisinin daha doğru bir çeviri olacağına cümlenin tamamı ve sayfanın tamamı bugünkü Türkçe'mize çevirdiğimizde daha net olarak anlaşılacaktır. Bir çok durumda bu örneklerin birden fazlasının ve bazen de okunuş şekillerinin tamamının cümle yapısı ile uyduğu gözlemlenmiştir. Bu da yazarın bu şekilde karmaşık bir alfabe kullanmasının sebeplerinden birisi olmalıdır. Yani yazar kelime oyunları yapmak için, bilinçli şekilde birden çok / farklı okunur sözcükler yaratmak için bu ATA alfabeyi geliştirmiştir diyebiliriz. SAP-SAIR (SAP-SAĞIR) okunuşunda baştaki SAP- sözcüğü ön ek gibi işitilmektedir. Aslında daha geçmiş dönemde bu sözcük 'SAIR SAIR' olarak 'sağırlar' ve 'iyice-sağır' anlamında kullanılmış olmalıdır. Zamanla baştaki sözcükler kısalıp ön ek gibi kullanılmaya başlamıştır. İşte bu yazım şekli yaklaşık 600 yıl önce bu sözcüğün tekrarının öndeki kısmının kısalmaya uğramış olduğunu gösteriyor. Dolayısı ile bugün ön ek olarak bilinen sözcüklerin tamamı daha geçmiş zamanda birer ayrı sözcük idiler. Buna ait pek çok örnek Türkçenin geçmişinde mevcuttur. Bugün bu tekrarları bazı dil bilimciler ön eke dönüşmüş olarak görmüyorlar. Bazı dil bilimciler ise bu tip tekrarları o sözcüğü sadece çoğul yapıyor sanıyorlar. Evet tekrarlar sözcükleri çoğul yapıyordu. Ancak tek fonksiyonu bu değildi. Tekrarlar aynı zamanda anlamı da daha güçlendiriyordu. Mesela 'SARI SARI' yazılmış ise bu SAP-SARI ve SARILAR anlamına gelmekteydi Bu konuda ayrıca çoklu örnekler üzerinden bir makale yazacağım. Bu sebeple burada fazla detaya girmiyorum. Mesela 'sarı' sözü 735 yılı veya öncesi Orhun Yazıtlarında 'sarıg' şeklinde geçerken Eski-Türkçe dönemi Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk eserinde (1073 yılı veya öncesi eserde) 'sap sarıġ' sözü geçmektedir ancak burada 'açık-sarı' anlamında kullanılmıştır çünkü baştaki 'sap-' sözcüğü burada muhtemelen 'buğday başakı sapının rengini' ima eder bir yazılış şeklidir. Yani 'sap' sözü kısaltma veya ön ek olarak değil 'sapın sarısı' (açık-sarısı) anlamında yazılmıştır. İşte bu da Türk dilinde yazılı eski eserleri incelerken cümlenin ve yazının (bazen sayfanın) bütününü incelemenin önemini göstermektedir. Not: Bu siteye yabancı dilli kimseler baktığı için yan tarafta 'SAP' sözünün de sözlük linkini vermekteyim. Elbette bu link bu sözcüğü bir ön-ek gibi anlatmıyor. Ön eklerin nasıl oluştuğu konusu dil bilimciler arasında bile tam olarak bilinmemektedir. Aslında kök-dilde (kök-Ön-Türk dili veya Turani ana dilde çok büyük olasılıkla bir ön ek olmamalıdır. (Kendi adıma %100 eminim ki ön ek ve son ekler uzak geçmişte birer ayrı sözcük idiler ve kısalarak fonksiyonel ekler halini zamanla aldılar.) ÖNEMLİ NOT: SAP SAIZ sözcüğü bu günkü SAP SAĞIZ (sap sakız) ve SAP SAZ (sazlık) sözcüklerimize de ses değeri açısından yakındır. Sözcüklerin geçtiği çok sayıda tümce irdelenirken bu sözcüklerin tam olarak hangi anlamda kullanıldığını bulabileceğimizi söyleyebilirim.
Links
https://brbl-zoom.library.yale.edu/viewer/1006230
https://sozce.com/nedir/269190-sagir
https://sozce.com/nedir/294107-sair
https://sozce.com/nedir/271881-sap
https://sozce.com/nedir/268723-saf