2 ÖZ GIZ (2 ÖZ KIZ)

2 ÖZ GIZ (2 ÖZ KIZ)

Original-Latin : 2OZGZ / 2ÖZGZ
Transcript :
Yeni Bir Çizim Sözcük Eşleşmesi Örneği (folio 85 r - 86 v) Bunu örtüşmeyi henüz (bugün sabah) tespit ettik. Bu bizim tespit ettiğimiz 93. çizim ve sözcük eşleşmesidir. Bu bir bileşik sözcük. ……… Sözcük "2 karşılıklı kız", "karşılıklı 2 kız", "2 karşı-karşıya kız" anlamına gelmektedir. Bu bileşik sözcüğün başında 2 rakamı var. Ortadaki sözcük OZ sözcüğü ve sonda GZ sözcüğü mevcut. Baştaki kısım rakam olarak 2 biçiminde yazılmış. Şimde burada 2 ve Z’nin birbirinden azca olan çizim farkına dikkat ediniz. Normalde ATA alfabe’de R, Z ve 2 çizgisel olarak birbirine benzetilebilecek çizgisel yapıya sahiptir. Bunu yazım bicine göre ayırmak oldukça zordur. Üstelik bu elyazmasının birden çok kişi tarafından yazıldığını fakat bunlardan birisinin sadece ilk yazarın (asıl yazar) yazdığı metinleri kopyalama (temize çekme) biçiminde yazdığını söyleyebiliyoruz. Bu yazma boyunca hangi bölümde farklı yazım biçimleri olduğundan daha önceki yorumumda bahsetmiştim. Burada (soldan sağa okuma sırasına göre) baştaki 2 rakamına bitişen sözcük OZ ve ÖZ biçiminde okunabiliyor. Bu sözcüklerin her ikisinin Türkçede ayrı ayrı anlamları vardır. Hem ÖZ hem de OZ sözcükleri yazılış biçimiyle aradan geçen yaklaşık 600 yıl içerisinde fonetik değer açısından hiç değiştirmemiştir. Üstelik sözcüğü OZ veya ÖZ olarak nitelememiz, bu sözcüğün geçtiği cümlenin anlam bütünlüğünü bozacak bir fark yaratmayacaktır. Aslında bu sözcüklerin farklı lehçelerde fonetik değerinin birbirine dönüşmüş biçimleri ile kullanılabildiğini de tahmin etmek zaten güç değildir. Bu sebeple her ikisinin anlam içeriğine ayrı ayrı bakacak olsak bile, sırf lehçeler arasın ses dönüşümleri sebebiyle bunun bir anlam ifade edeceğini de düşünmemeliyiz. Çünkü şu an tam olarak tanımlayamadığımız ve daha önce bir benzeri muhtemelen kaydedilmemiş bir lehçenin sözcüklerini inceliyor olabiliriz. Bu bakımdan bir lehçede OZ biçiminde ifade edilen sözcük başka lehçede ÖZ biçiminde de ifade ediliyor olabilir. Biz yine de Türkiye Türkçesi lehçelerini referans alarak buna göre oluşturulmuş eski sözlüklerde ve günümüz sözlüklerinde bulunan anlam içeriklerini referans alıyoruz. ÖZ sözcüğü sıfat olarak; "kendi”, “hakiki" gibi anlamlara da gelir. Fakat bu sözcüğün Türk dilinde en çok kullanılan anlamları vardır. Mesela; "Bir şeyin temel ögesi" ve "Kan bağı ile bağlı olan, (üvey olmayan çocuklar)" gibi anlamları yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sözcüğü 2 ÖZ GZ (2 ÖZ GıZ) biçiminde okuyorsanız bu durumda bunu "üvey olmayan (aynı anneden doğma) iki kız" veya “ biçiminde anlarız. Ayrıca ÖZ sözcüğünün “samimi”, “içten” (sincere, friendly, intimate, cordial, genuine, candid, hearty, interior, heartfelt, genuine, deep) gibi anlamları da vardır. Fakat sayfadaki çizime bakılırsa bu sözcüğü ÖZ değil OZ sözcüğü olarak okumak daha net bir sözcük çizim eşleşmesi görmemizi sağlıyor. Çünkü OZ sözcüğü "karşı karşıya / birbiriyle-karşı-karşıya", "karşılıklı" ve "birbirlerinin karşısındaki konumda bulunan", “biri diğerinin ön tarafında veya ilerisinde (karşısında) olan” anlamındadır. Bu sözcüklerin okunuş biçimlerinin tamamının sözlük sayfalarını aşağıda gösterdim. Elbette Türkçe sözcüklerin neredeyse tamamının çok zengin anlam içerikleri vardır. Fakat bu dili bilen kimseler cümle kuruluşundan hangi anlamın algılanması gerektiğini karıştırmadan anlayacaklardır. Türk dilinin Etimoloji sözcüğüne göre ÖZ sözcüğü Eski Türkçe döneminde 735 yılında "Orhun Yazıtları" metinlerinde geçmektedir. Bu sözcük 1073 yılı elyazması olan ve Kaşgarî tarafından yazılmış olan "Divan-i Lugati't-Türk" adlı elyazmasında da geçiyor. Buna göre net şekilde biliyoruz ki, bu sözcüğü 735 yılında yazılmış olduğu biçimiyle 1073 yılında ve bugün (2022 yılında) aynen hiçbir fonetik değer değişimine uğramadan, aynı biçimde yazılmış olması söz konusu olmuştur. Kaynak olarak kullandığımız Türk dilinin Etimolojisi sözlüğü sayfasına burada paylaştığım sayfadan bakabilirsiniz: https://www.nisanyansozluk.com/kelime/%C3%B6z Bu açıklamalardan sonra bu sözcüğü biraz daha detaylı inceleyecek olursak şunları da yazabiliriz: ATA el-yazmasının (Voynich elyazması da denilen) 85 r-86 v numaralı parşömeninde bu sözcüğü okuyabiliriz. Bu sözcük yazar tarafından "2OZGZ" biçiminde yazılmış. ATA alfabe transkripsiyonuna göre bu "2ÖZGZ" biçiminde de okunabiliyor. Bu sözcüğün yazıldığı tuzun cümlenin iki sözcüğü hariç diğerlerini net şekilde okuyoruz. Genellikle kısaltma biçiminde yazılan veya bölünerek yazılan sözcüklerde dil bilimi adamlarının yardımı faydalı olacaktır. Bu sözcük normalde birbiri ile birleştirilmesi beklenmeyecek bir sayı ve iki ayrı sözcüğün bitiştirilmesi ile oluşmuştur. Daha önce sözcüklerin ayrı yazılması gerekirken birleştirilmiş olması veya bitişik yazılmış olması beklenirken hecelere bölünerek ayrı sözcükler gibi yazılmış olması durumuna yazmanın bütününde yaygın şekilde rastlıyoruz. Bu da yazarı metinlerin zor okunmasını istemiş olmasından kaynaklı olabilir. Buna göre bu sözcüğü 2 OZ GZ veya 2 ÖZ GZ biçiminde okuyabiliyoruz. Burada en sonda GZ biçiminde yazılmış olan sözcük kısaltma biçimde yazılmıştır. Ya da başka bir biçimde söyleyecek olursak, bu sözcük sesli-harf kullanılmadan yazılmıştır. Eski Türkçe pek çok elyazmasında benzer durum görülmektedir. Yani bu tip olmakla, sesli harfler kullanılmadan yazılan ilk sözcüğün bu elyazmasında geçmediğini yazılı Türkçe açısından çok net şekilde biliyoruz. Zaten Türkçeyi ana dili gibi konuşan herhangi bir kimse, GZ biçiminde yazılan bu sözcüğü ondan önceki sözcüklerin ses uyumunu takip ederek çoğunlukla GIZ biçiminde okuyacaktır. Zaten ağızdan bu iki sessiz harfi araya bir sesli koymadan çıkarmak pek mümkün değildir. Bu sözcük Eski Türkçe döneminde bazı lehçelerde KIZ biçiminde ve bazı lehçelerde ise GIZ biçiminde seslendirilirdi. Bazı lokal ağızlarda bu sözcük GİZ biçiminde de seslendirilmiştir. Bugün Anadolu’da bu sözcüğü her üç türlü telaffuz eden ağızlar halen yaşamaktadır. Bunu görmek için lütfen burada paylaştığımız kaynak sözlüklere bakınız. GIZ sözcüğünün anlamına bu sözlük sayfasında bakabilirsiniz: https://sozce.com/nedir/134854-giz KIZ sözcüğünün anlamına bu sözlük sayfasında bakabilirsiniz: https://sozce.com/nedir/197184-kiz GİZ sözcüğünün anlamına bu sözlük sayfasında bakabilirsiniz: https://sozce.com/nedir/135805-giz ÖZ sözcüğü anlamına bu sözlük sayfasında bakabilirsiniz: https://sozce.com/nedir/250608-oz Ayrıca OZ sözcüğü anlamına bu sözlük sayfasında bakabilirsiniz: https://sozce.com/nedir/245774-oz Türkçede her sözcüğün bir kökü vardır. Bu kök sözcükler genelde tek hecelidir. Sözcüklerin anlam çeşitlenmesi kök anlama bağlı olarak genişler. Fakat herhangi bir kök sözcüğe yapılan herhangi bir ekleme, o kök sözcüğün kökteki anlam içeriğini değişemez. OZ ve ÖZ sözcüklerinin kök anlamına bakmak isterseniz (veya herhangi bir Türkçe sözcük kökünün anlam içeriğini görmek isterseniz) dil bilimci İsmet Zeki Eyüboğlu tarafından yazılmış "Türkçe Kökler Sözlüğü" iyi bir bilgi kaynağı olacaktır. Elbette başka kaynaklar da var. Fakat sakın “google’da” bu sözcükleri arayıp yorulmayın çünkü orada anlam içeriklerini kısmen görürsünüz ve gerçek sözlüklerde daha geniş içerik mevcuttur. Bakınız; "Türkçe Kökler Sözlüğü": https://docplayer.biz.tr/26820059-Turkce-kokler-sozlugu.html Bu sözlükte OZ sözcüğünün anlam içeriği olarak gösterilenlerden bazıları şunlardır: "OZ-, Öncül (antecedent) sesi a. Eylem bildiren sözcük-eki mak'tır. (oz-mak / ozmak,) OZ kök sözcüğünün bazı anlam içerikleri: “düzenlemek, çok konuşmak, söylence anlatmak, söylence, geçmek, önde gitmek, yarışta kazanmak, bo­şuna konuşmak, ileri sürmek, ileri geçmek." Etc. Ayrıca bu sözcükten oz-laşmak ve ozmak gibi sözcükler türetilmiştir ki bunların genel olarak anlamı “karşı yöne/tarafa geçmek”, “ölen kimsenin ruhunun Gök Tanrı’ya atılması/gitmesi ve yeni bir bedende geri gelmesi”, “bir şeyin biçim değiştirmesi”, “belli yapıların veya sözcüklerin yaratıcı şekilde birleştirilerek değişmiş ve yenilenmiş bir formda veya anlamda geri dönmesi”, “değişim/dönüşmek” gibi anlamları vardır. Fakat bu anlamlar bu gün dilde çok işlek biçimde kullanılmamaktadır. OZ sözcüğünün burada özellikle de, "ileri geçmek", "ileri sürmek", "düzenlemek", "geçmek", önde gitmek (ön tarafa geçmek)" gibi kök anlam içerikleri olması bu sözcüğün "birisinin ön tarafına veya karşısına geçmek veya karşı-karşıya konumlanmak" anlamındaki içeriği bize incelediğimiz bu örnekte bir çizim sözcük örtüşmesi sunmaktadır. Hint Avrupa dilinde de pek çok sözcüğün birden çok anlamı vardır. Fakat Türkçede bu olayı daha geniş içerikte görmek mümkündür. Çünkü sözcük köklerinin doğma veya yaratılma biçimi çoğunlukla farklıdır. Buna dayanarak herhangi bir sözcükte birbirine zıt gibi görünen veya alakasız gibi görünen anlamlar aslında çoğu zaman birbiriyle bağlantılı olarak birlikte doğmuşlardır. Bir örnek verirsek Türkçe sözcüklerin neden çok farklı anlamlara gelebildiği belki daha iyi anlaşılır. Bunun anlamanız için şimdi burada bahsedeceğim hayali örneği empati yaparak zihninizde canlandırabilirsiniz. İlk olarak ne zaman gerçekleştiğine dair kanıtlar bilim insanlarının elinde olmasa da herhangi bir dilin sözcüklerinin doğduğu ve insanın konuşmaya başladığı ilk dönemleri hayal ediniz. Dilde sözcüklerin yeni yeni doğduğu dönemi hayal edin. Böyle bir geçmiş zaman diliminde olmakla, diyelim ki yağışlı fırtınalı bir günde korunmak için bir mağaraya girdiniz ve oradan dışarı bakıyoruz. Birdenbire gökyüzünde çok güçlü bir ışık belirdi. Daha sonra güçlü bir patlama sesi duyduk. Ve daha sonra karşıdaki ağaçlara ve geyiklere ve belki de yakın birkaç akrabamıza yıldırım çarptığını ve bunların bu darbe ile öldüklerini ve hatta yandıklarını gördük diye varsayalım. O durumda bu olayı Tanrısal bir güç olarak yorumlamanız da mümkündür. Bu durumda o an bu olaya şahit olan herkes daha sonraki süreçte olayı birbirine hatırlatmak için her defa (bir yansıma-ses olarak (as a onomatopoetic words)) yıldırım düşmesi sırasında çıkan sesi olabildiğince taklit etmeye çalışaraktır. Bu taklidin ÇAK (CHAK) biçiminde bir sesle çıkarıldığını varsayalım. Şimdi bu bir kök sözcüktür. Bu sözcüğün anlamı için sadece yıldırım anlamına gelir diyebilir miyiz? Olayın oluşuna şahit olan herkes, o günden sonra bu sözcük her söylendiğinde, o sözcüğün fonetik değeri ile yaşanılan olaylar içerisinde gözlemlediği her detayı tek tek hatırlayarak bağdaştıracaktır. Yani bu sözcüğü dilde kullanan ilk insanlar şahit oldukları yıldırım düşmesi olayına gözlemledikleri olayların tamamını anlam içeriğine koyarak yükleyecektir. Yani onlar için ÇAK sözcüğü; "güçlü ışık, patlama, ateş, duman, alev, ölüm, açı, yanmak, darbe, ışık kolu, Tanrısal ışın, Tanrısal ceza” vb. anlamlarına gelecektir. Gelecekte bu sözcüğe yapılacak ekler artık sadece kökteki bu anlamı değiştirebilir fakat kök anlam içeriğini yok etmez. İşte bugün birbiriyle alakasız gördüğümüz anlam içeriği bu sebeple kök ve sözcük eki ilişkisi üzerine kurulu dillerde bu şekilde gerçekleşiyor. Yani bu durum sadece Türk dili açısından geçerli değil. Fakat sayısal olarak Türkçede bu durumda olan daha çok sayıda kök sözcük içeriği mevcuttur diyebilirim. Elbette a onomatopoetic sözcükler her dilde olabilir. Fakat Hint Avrupa dilleri sözcük yapısı ve sözcüklerin çoğunu bütün ve gelişmiş ve çoğunlukla çok heceli fonetik yapısı ile daha genç dönemlerde kazanmış olmalıdır. Yani mantık bize çok büyük bir olasılıkla böyle olmuş olabileceğini söylemektedir. Elbette sözcükler sadece onomatopoetic sözcükler olarak doğmadı. Bir kısmı insanlar tarafından geçmişte bir dönemde yaratıldı. Fakat bu yapılırken elbette önceki dönemin onomatopoetic sözcük dağarcığından da faydalanılarak yapıldı. Zaten her dilde sözcük varlığının belli bir kısmı insanlar tarafından düşünülerek ve planlanarak yaratılmış olabilir. Bu detaylar dilbilimcilerin de farklı fikirler ileri sürdüğü detaylardır. Example of a New Drawing Word Match (folio 85 r - 86 v) We've just (this morning) detected this overlap. This is the 93rd drawing and word match we detected. This number will certainly increase exponentially in the future. It's a compound word. ………… The word means "2 girls facing each other" (face to face or one in front of the other). ............ This compound word has the number 2 at the beginning. The middle word is the word OZ and the end is the word GZ. The left start-section part is written as digits/numbers in the format 2. Now notice the slight drawing difference between 2 and Z here. Normally, ATA has a letter-drawing-structure that can be compared to each other as letter R, Z and 2 in the alphabet. It is rather difficult to separate those with each other. Moreover, we can say that this manuscript was written by more than one person, but that one of them wrote only in the form of copying the firs texts written by the first author (the original author). Throughout this ninja page, I have mentioned in one of my previous comment which section has different hands. Both of these (OZ & ÖZ) words have different meanings in Turkish. Both the words ÖZ and OZ have not changed in terms of phonetic value in the 600 years that have passed since they were written. Moreover, qualifying the word as OZ or ÖZ will not make a difference that would disrupt the semantic integrity of the sentence in which this word is used. In fact, it is not difficult to guess that these words can be used in different dialects with their phonetic value converted to each other. For this reason, even if we look at the semantic content of both separately, we should not think that it will make any sense just because of the sound transformations between dialects. Because we may be studying the words of a dialect that we cannot define fully at the moment and whose analogue has probably not been recorded before. In this respect, the word expressed in the form of OZ in one dialect may also be expressed in the form of ÖZ in another dialect. We still refer to the semantic contents found in the old dictionaries and today's dictionaries created accordingly by taking the dialects of Turkey Turkish as reference. The word ÖZ as an adjective; It also means "own", "genuine". However, this word has some most commonly used meanings in the Turkish such as; "basic element of something" and "Blood connected/related (non-stepchildren)" are widely used. If you read this word as 2 ÖZ GZ (2 ÖZ GIZ), then we understand it as "two daughters who are not stepmothers (born from the same mother)" or ". In addition, the word ÖZ has meanings such as "two friendly girls" (sincere, friendly, intimate, cordial, genuine, candid, hearty, interior, heartfelt, genuine, deep ). Etc. But judging by the drawing on the page, the word OZ means "across / facing-across". (Such as "2 girls face to face each other" or "2 girls which front of or ahead another"). I have shown the dictionary pages of all the pronunciations of these words below. Of course, almost all Turkish words have very rich meanings. But those who know this language will understand from sentence construction without confusing which meaning should be perceived. According to the Etymology word of the Turkish language, the word ÖZ is mentioned in the texts of "Orkhon Inscriptions" in the Old Turkish period in 735. This word is also mentioned in the manuscript "Divan-i Lugati't-Türk", which is a manuscript of 1073 and written by Kashgari. Accordingly, we know clearly that this word was written in the same way it was written in 735, in 1073 and today (in 2022), without any phonetic value changes. You can check the Etymology dictionary page of the Turkish language that we use as a source, from the page I shared here: https://www.nisanyansozluk.com/kelime/%C3%B6z After these explanations, if we examine this word in a little more detail, we can write the following: We can read this word in scroll number 85 r-86 v of the ATA manuscript (also called the Voynich manuscript). This word is written by the author in the format "2OZGZ". According to the ATA alphabet transcription, it can also be read in the "2ÖZGZ" format. Except for two words of the sentence in which this word is written, we read the others clearly. The help of linguists will be useful for words that are usually written in abbreviation form or written by splitting. This word is formed by combining a number and two separate words that would not normally be expected to be combined with each other. It is common in the whole of VM (ATA) writing that the words were written as separate words by dividing them into syllables, while they were supposed to be written separately but were combined or written adjacent. This may be due to the fact that the author wanted the texts to be difficult to read. Accordingly, we can read this word as 2 OZ GZ or 2 ÖZ GZ. Here, the word written in GZ form at the end is written in abbreviation form. Or to put it another way, this word is written without vowels. A similar situation can be seen in many manuscripts in Old Turkish. In other words, being this type, we know very clearly in terms of written Turkish that the first word written without using vowels is not mentioned in this manuscript. Anyone who speaks Turkish as a native language will read this word written in the form of GZ, mostly in the form of GIZ, following the sound harmony of the words before it. It is not possible to remove these two consonants from the mouth without putting a vowel in between. This word was pronounced as KIZ in some dialects and as GIZ in some dialects in the Old Turkish period. In some local dialects, this word is also pronounced as GİZ. Today, dialects pronouncing this word in all three ways still exist in Anatolia. To see this, please see the source dictionaries we have shared here. You can look up the meaning of the word GIZ in this dictionary page: https://sozce.com/nedir/134854-giz You can look up the meaning of the word GIRL on this dictionary page: https://sozce.com/nedir/197184-kiz You can look up the meaning of the word SECRET on this dictionary page: https://sozce.com/nedir/135805-giz You can look up the meaning of the word ÖZ in this dictionary page: https://sozce.com/nedir/250608-oz You can also look up the meaning of the word OZ in this dictionary page: https://sozce.com/nedir/245774-oz Every word in Turkish has a root. These root words are usually monosyllabic. The meaning diversity of words expands depending on the root meaning. However, any addition to any root word cannot change the root word's semantic content. If you want to look up the root meaning of the words OZ and ÖZ (or if you want to see the semantic content of any Turkish root word), the "Turkish Roots Dictionary" written by the linguist İsmet Zeki Eyüboğlu will be a good source of information. Of course there are other sources as well. But don't get tired of look for these words on "google translate" because you can see their semantic content there partially, and real dictionaries have wider content. See this "Turkish Roots Dictionary" source: https://docplayer.biz.tr/26820059-Turkce-kokler-sozlugu.html Some of what is shown as the meaning content of the word OZ in this dictionary are: "OZ-, Antecedent voice A. The word suffix denoting action is mak. Some meanings of the root word OZ: “to organize, to talk a lot, to tell a legend, to go ahead, to go ahead, to win in a race, to talk in vain, to put forward, to go forward.” Etc. Here, the word OZ in particular has root meanings such as "to go forward", "to put forward", "to arrange", "to pass", to go ahead (to get ahead)". In this example, where we examine the content of "the face to face position", a drawing presents word overlap. Many words in the Indo-European language also have more than one meaning. However, it is possible to see this event in a wider context in Turkish. Because the way the root words are born or created is often different. Based on this, meanings that seem contradictory or seem unrelated in any word are actually often born together in connection with each other. If we give an example, it may be better understood why Turkish words can have very different meanings. In order for you to understand this, you can visualize the imaginary example that I will talk about here now by empathizing. Although the evidence for when it first occurred is not in the hands of scientists, imagine the early days when the words of any language were born and humans began to speak. Imagine the period when words in the language were just being born. Being in such a past tense, let's say you went into a cave for shelter on a rainy stormy day and we're looking outside from there. All of a sudden, a very powerful light appeared in the sky. Then we heard a strong explosion sound. And then suppose we saw that lightning struck trees and deer, and perhaps a few of our close relatives, and that we saw them die or even burn with this blow. In that case, it is possible to interpret this event as a divine power. In this case, everyone who witness this event at that moment is trying to imitate the sound made during the lightning strike as much as possible (as a reflection-sound (as a onomatopoetic words)) in order to remind each other of the event in the later time. Suppose this onomatopoetic imitation is made by witness with using the ÇAK (CHAK) sound. Now this (ÇAK) is a root word. Can we just say that the meaning of this word means lightning only? Everyone who witnessed the occurrence of the event will associate the phonetic value of that word every time this word is uttered after that day, by remembering every detail they have observed in the events experienced one by one. In other words, the first people to use this word in the language will attribute all the events they observed to the lightning strike they witnessed by putting it into the meaning content. So the word ÇAK for them is; shall mean "strong light, explosion, fire, smoke, flame, death, angle, burn, blow, arm of light, divine ray, divine punishment" etc. Additions to this word in the future can only change this root meaning, but it does not destroy the root meaning content. This is why the semantic content, which we see as unrelated today, occurs in languages based on root and word suffix relations. In other words, this situation is not only valid for the Turkish language. But numerically, I can say that there are many more root words in this situation in Turkish. Of course, an onomatopoetic word can be in any language. However, the Indo-European languages must have acquired the word structure and most of the words in the younger periods with their whole and developed and mostly polysyllabic phonetic structure. So logic tells us that this is very likely to have happened. Of course, words weren't just born as onomatopoetic words. Some were created by humans at some time in the past. But while doing this, of course, it was done by making use of the onomatopoetic vocabulary of the previous period. In fact, a certain part of the vocabulary in every language may have been created by people thinking and planning. These are the details that linguists put forward different ideas.